Bibliographie sélective OHADA

Explorez la bibliographie sélective OHADA de ressources Open Access en droit des affaires

Langue de la ressource

Résultats 101 ressources

  • Milletlerarası ticarette, acenteler aracılığıyla yapılan ticarî işlemlerin önemli bir yeri vardır. Acenteler, tacirler ad ve hesabına sözleşme akdettikleri için, doğrudan temsil hükümleri doğmaktadır. Milletlerarası unsurlu acente ilişkisine uygulanacak hukuk ve bu statünün uygulama alanına giren meselelerin tespiti, kanunlar ihtilâfı hukukunda tartışmalı konulardan biridir. Bu çerçevede, acente ilişkisine uygulanacak hukuk, acente iç ve dış ilişkisi dikkate alınarak tespit edilmektedir. Acente iç ilişkisine uygulanacak hukuk, karşılaştırmalı hukukta ve Türk hukukunda akit statüsüne tâbi tutulmaktadır. Buna göre, acente ve temsil olunan, iç ilişkiye uygulanacak hukuku açıkça ya da zımnen serbestçe seçebilirler. Hukuk seçimi anlaşmasının yokluğunda ise, sözleşmeyle sıkı ilişkili hukuk esas alınır. Sözleşmeyle sıkı ilişkili hukukun tespitinde ise genellikle acentenin işyeri tercih edilmektedir.Acente dış ilişkisine uygulanacak hukuk ise, temsil statüsü olarak anılmaktadır. Buna göre, acente ilişkisinde temsil yetkisine uygulanacak hukuk bakımından, karşılaştırmalı hukukta ve Türk hukukunda, irade muhtariyeti reddedilmektedir. Ancak Avusturya hukuku, İspanyol hukuku ve La Haye Temsil Konvansiyonu'nda sınırlı hukuk seçimine imkân tanıyan düzenlemeler vardır. Milletlerarası acente ilişkisinin gereklerine uygun olarak, temsil olunanın seçtiği hukukun üçüncü kişi tarafından açıkça kabulü şartıyla böyle bir hukuk seçimi geçerli kabul edilebilmelidir. Acente dış ilişkisine uygulanacak hukukun, objektif kriterlere göre tespitinde ise, genellikle acentenin işyeri hukuku tercih edilmektedir. Ancak acentenin işyerinin olmaması ya da üçüncü kişinin bu işyerini bilmemesi hâllerinde, acentenin işyeri hukuku yerine temsil yetkisinin kullanıldığı yer hukukunun bu çerçevede ortaya çıkan ihtilâflara uygulanması kabul edilmektedir. The business transactions are made through agents have important role in the international trade. The direct agency relationship occurs through the agent. Because the agent serves with continuing authority to conclude contract on behalf of and in the name of its? principal. The law applicable to agency relationship with foreign element and finding of it?s application area?s topics are controversial in conflict of laws. In this context, the law applicable to agency relationship is determined according to internal side and external side of this relationship. The internal agency relationship is normally founded on the agency contract and, as such, is governed by the general principles of private international law applying to the contracts in comparative law and Turkish law. According to this, principal and agent may choose expressly or impliedly the law applicable to the internal agency relationship between them. If principal and agent have failed to indicate the law governing, it becomes necessary to determine the law with which the agency contract is most closely connected. In general, this maybe the law of the country in which the agent has his place of business.The law applicable to external agency relationship is known as the agency statute. According to this, the party autonomy has not been adopted as regards the agency statute in comparative law and Turkish law. But there are some exceptional regulations which adopt the resticted party autonomy. For example, Austrian law, Spanish law and, The 1978 Hague Convention on The Law Applicable to Agency allow party autonomy which is resticted. So, the law applicable to external agency relationship may be chosen in accordance with international agency relationship as long as third party expressly adoptes the law principal choices. While the law applicable to external agency relationship is determined in respect of objective criterias, in general, the agent?s place of business is prefered in comparative law like Turkish law. Nonetheless if there is no agent?s place of business or, the third party couldn?t know this place, this matter is governed by the law of place in which the agent act.

  • Ekonomi, finans ve hukuk bilimleri açısından farklı anlamlara gelen sermaye, başta pay sahipleri ve ortaklık alacaklıları olmak üzere, ileride pay sahibi olması muhtemel kişileri, ortaklıkla ilişki halinde olan diğer gerçek ve tüzel kişileri ve şirketlerin vergi mükellefi olması nedeniyle de devleti yakından ilgilendiren bir kavramdır. İktisadi faaliyetlerin yürütülmesinde hayati önemi haiz sermayenin çeşitli ekonomik nedenlerle ihtiyari ya da sermaye kaybında olduğu gibi zorunlu nedenlerle azaltılması mümkündür.Sermaye azaltımı müessesesi Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 473, 474 ve 475'inci maddelerinde düzenlenmiştir. Sermayenin şirket alacaklıları için güvence oluşturma fonksiyonu dikkate alınarak, özü itibariyle bir esas sözleşme değişikliği mahiyetinde olan sermaye azaltımı diğer esas sözleşme değişikliklerinden farklı birtakım düzenlemelere ve sıkı kurallara tabi tutulmuştur.Ülkemizde uzun yıllar süren enflasyonist etkiler ve ağır işleyen maliyetli bir süreç gerektirmesi nedeniyle yaygınlık kazanamayan yapının; enflasyon oranlarındaki düşme eğilimine ve sermaye azaltımı sonucunu doğurabilecek şirket bölünmelerinin TTK ile yasal alt yapıya kavuşturulmasına paralel olarak eskiye oranla daha sık kullanılması beklenmektedir. Bu itibarla sermaye azaltımı müessesesinin, uygulamada yaygınlık kazanması öncesinde vergisel sonuçlarıyla birlikte ele alınması, irdelenmesi, tereddüt ve belirsizliklerden arındırılmış daha etkin işleyen esnek bir yapıya kavuşturulması önem arz etmektedir.Vergi kanunlarımızda sermaye azaltımının vergilendirilmesi hususunda açık bir hüküm bulunmamasına rağmen, uygulamada sermaye azaltımı neticesinde ortaklara yapılan ödemelerin kâr payı olarak nitelendirilmesinin ve kâr paylarının tabi olduğu vergilendirme rejimi kapsamında vergilendirilmesinin anayasal bir ilke olan vergilerin kanuniliği ilkesine uygunluğu tartışmalıdır.Bu çalışmada, ticaret hukuku, sermaye piyasası hukuku ve vergi hukuku bileşenleri dikkate alınarak eski ve yeni ticaret kanunu, vergi kanunları ve vergilendirme ilkeleri, sermaye piyasası mevzuatı, konuya ilişkin yargı kararları, vergi uygulamaları bir arada değerlendirilerek sermaye azaltımı müessesesi ve bunun vergilendirilmesi incelenmiş, başta sermaye azaltımının vergilendirilmesine ilişkin açık bir kanun hükmünün bulunmamasından kaynaklananlar olmak üzere uygulamada karşılaşılan sorunlara değinilerek bunların çözümüne yönelik öneriler geliştirilmiştir. Capital is defined differently in economics, finance and law and it is a subject of interest to various natural and legal persons such as shareholders, creditors, possible future shareholders and other stakeholders of the firm. Firms being tax payers, firms? capital is also a subject of interest to the state. Capital can be reduced voluntarily due to various economic reasons, or as a mandatory process in case of a loss of capital.In the Turkish legislation, capital reduction is regulated in Articles 473, 474, and 475 of the Turkish Commercial Code (TCC). Taking into consideration the protective role of capital for the creditors, capital reduction, which is in essence, a change in the Articles of Incorporation, is regulated with stricter rules than other changes to the Articles of Incorporation.Capital reduction has not been widely used in Turkey, due to the long lasting high inflation periods, and the process being slow and costly. Currently, with substantially lowered inflation rates, and the newly introduced changes to the TCC, setting the rules for corporate spin offs, which might result in capital reductions, the process is expected to be used much more frequently than before. Consequently, before it becomes widely used, it is important to analyze the process of capital reduction together with its tax impacts, and to suggest any revisions to the existing process, for eliminating any uncertainties and making the process more effective.Although there is no explicit provision in our tax laws related to the taxation of capital reduction, in practice, when there is a payment to the shareholders due to capital reduction, for tax purposes this payment is treated as dividend and taxed accordingly. However, it is debatable that this practice is in line with the constitutional principle that taxes can only be levied through laws.This study analyses capital reduction and issues related to its taxation, taking into consideration their relevance to commercial law and capital market law. Thus, the analysis collectively evaluates the provisions in the old and the new Commercial Codes, Tax Codes, Capital Market Legislation, related court decisions and taxation practices, identifies and suggests solutions to the problems encountered in practice, which mainly arise due to the fact that there is no explicit provision in the tax laws for taxation of capital reduction.

  • Uluslararası ticaretle ilgili alım satım sözleşmelerinde temel olan edimlerden birisi de ödeme dir. Türk hukuk sisteminde kullanıldığı şekli ile Vesaik mukabili ödeme uluslararası ticaretin önemli ödeme araçlarından birisidir.Uluslararası ticaret hukukunda bu konu hakkında tüm ülkeler açısından geçerli olan bir yasal düzenleme yoktur. Bu yüzden bazı örgütler, bu boşluğu doldurmayı amaçlamışlardır. Bu örgütlerden biri Uluslararası Ticaret Odası dır. Uluslararası Ticaret Odası, uluslar arası ticaretin yeknesak kurallara bağlanmasını amaç edinmiştir. Bunun için bazı broşürler yayınlamaktadır. Vesaik Mukabili Ödeme' ye ilişkin olarak, URC 522 kısaltmasıyla anılan, Tahsiller İçin Yeknesak Kurallar broşürünü yayınlamıştır. En son gözden geçirme çalışmaları 1995 yılında yapılmıştır. Bu yayının amacı, ortak dil ve anlayış birliğini sağlamak ve uluslar arası ticaretin daha hızlı, basit ve güvenli şekilde yürütülmesini gerçekleştirmektir.Türk hukuk sisteminde bu konuyu özel olarak düzenleyen bir yasa mevcut değildir. O yüzden uluslar arası ticaretle uğraşan kişilerin, vesaik mukabili ödeme yöntemini kullanarak ithalat-ihracat yapmak istediklerinde başvurabilecekleri kurallar URC 522 yayınıdır. Uluslararası ticarette taraflar URC 522 adıyla anılan yeknesak kuralların, kendi sözleşmelerine uygulanmasını sağlayabileceklerdir. Aksi durumda, yeknesak kurallar uygulanamayacaktır. Bu durumda, devletler özel hukuku kurallarına göre, söz konusu sözleşmeye uygulanacak hukukun tespiti gereklidir. Bu durumda ülkelerin milli hukuklarının, uluslar arası ticarete etkileri söz konusu olmaktadır. Yeknesak kuralların, kendiliğinden uygulanması söz konusu değildir.Uluslararası ticarette yeknesak kuralların varlığı olası problemleri en aza indirgemek açısından önemli ve gereklidir. […] One of the basic performances in international sale contract is payment. There are different types of payment methods in international trade law. Besides Letter of Credit Documents against payment? has an important place not only in Turkish export trade law but also in international business area.There is no current law arrangement about this payment method for all nations in international trade law. Therefore some organization have aimed to fill this legal loophole. One of this organizations is International Chamber of Commerce. This organization has aimed international trade to be tied with uniform rules. Therefore it has published some brochures. It has prepared and published Uniform Rules for Collections shortly called as URC 522 related documentary collections. Last revision was done in 1995. This brochure?s aim is to ensure common understanding and common language, and to be conducted more faster, guaranteed and easier of international trade.There are no special legal arrangement about this subject in Turkish legal system. Therefore, the actors who want to make export-import is mostly use the documents published in the brochure no URC 522.Parties of international trade can ensure application of the uniform rules called as URC 522 to their sales contracts. At the contrary case, uniform rules for collections is not applied. About this case, applicable law rules of Private International Law has to be determined to according contract. In such case, nations law regulations appear to effect in international trade. Uniform rules does not applicable per se.Existance of uniform rules in international trade is important and necessary for reducing possible problems.

  • Modern dönemde ticarî hayatta ortaya çıkan mübadele yöntemlerini İslâm ticaret hukuku açısından değerlendirebilmek ve İslâm'ın ticarî alandaki temel ilkelerine aykırı işlemlere alternatif yöntemler üretebilmek için öncelikle vahiy dönemindeki ticaret hukukunu tespit etmek gerekmektedir. Vahiy dönemindeki ticaret hukukunun sağlıklı bir şekilde anlaşılabilmesi ise dönemin ticarî kurallarının sosyolojik açıdan incelenmesini zorunlu kılmaktadır. Bu amaçla yapılan bu araştırmada ulaşılan sonuçları kısaca şu şekilde ifade etmek mümkündür:Cahiliye döneminde Hicaz bölgesinde sosyal hayat, bölgenin coğrafî yapısı ile dönemin siyasî ve dinî şartları etkisi altında sürdürülmüştür. Yeni bir yaşam biçiminin hedeflendiği vahiy döneminde toplumsal hayatın bütün ünitelerinde değişikliğe gidilmiş, Hicazlılar'ın iktisadî tecrübe ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yeni bir ticaret hukuku oluşturulmuştur. Mekke devrinde, Hz. Peygamber kanun koyup uygulayacak siyasî güce sahip olmadığı için, hayatın diğer alanlarında olduğu gibi ticaret hukuku alanında da temel ahlâkî değerler müslüman tebaaya benimsetilmeye çalışılmakla yetinilmiştir. Hicretten sonra Medine'de siyasî ve askerî bakımdan yeterli güce kavuşulunca ekonomik sisteme müdahale edilmeye başlanmıştır. Bir önceki dönemden devralınan ticarî kurum ve işlemler adalet eksenli yeni hukukî ve ahlâkî kurallara göre değerlendirilmeye tabi tutulmuştur. Ticaret hayatında yapılan değişiklikler içtimaî kurallara uygun bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Yeni hukukî düzenlemelerin kargaşaya meydan vermemesi için gerekli görülen konularda tedricî yöntem uygulanmış ve alternatif uygulamalar devreye sokulmuştur. Öte yandan toplumsal yapıyı oluşturan diğer kurumlarda gerçekleştirilen değişiklikler de yeni ticaret hukukunun kolaylıkla topluma mal edilmesinde oldukça etkili olmuştur. […] Occurring in the commercial life of modern methods of exchange, to assess in terms of commercial law of Islam, and contrary to the fundamental principles of commercial transactions in the field of Islam in order to produce alternative methods, primarily trade law to determine the required period of revelation. Revelation during the period of commercial law in a healthy way to understand the rules of trade requires a review of the sociological perspective. For this purpose, the results achieved in this study, it is possible to briefly stated as follows:The period of ignorance of social life in the Hijaz, the region's geographical structure and the period continued under the influence of political and religious conditions. Revelation in a new way of life, social life aimed to change all the units were made, considering the economic needs of the people of Hijaz experience and created a new trade law. Mecca during the reign of the Prophet put the law does not have the power to implement the political, as in other areas of life in the field of commercial law to teach basic moral values were muslims. After the migration, the strength is reached Medina, the political and military respects, the economic system started to intervene. Commercial institutions and processes inherited from the previous period, according to the rules of justice-oriented evaluation has been subject to new legal and moral. Changes to trade in his life was carried out in accordance with social rules. New legal challenge to prevent confusion in the arrangements, gradual method is applied to matters deemed necessary and alternative practices were introduced. On the other hand, changes in social structure in the new trade law is easily performed by other institutions in society to be the goods have been quite effective.

  • Kurumların birleşme, bölünme, kısmi bölünme ve hisse değişimi yoluyla yeniden yapılandırılma işlemleri başta ticaret hukuku olmak üzere, rekabet hukuku, sermaye piyasası hukuku ve vergi hukuku gibi birçok hukuk dalını ilgilendiren çok disiplinli bir alandır. Ticaret hukuku, genel olarak yeniden yapılandırma işlemlerinde şirket alacaklarının ve ortaklarının haklarının korunmasını amaçlamaktayken, vergi hukuku söz konusu işlemler sonucunda ortaya çıkan kâr ile ilgilenmektedir. Yeniden yapılanma işlemlerin vergisel maliyeti, bunların önündeki en önemli engeli teşkil etmektedir. Bu sebeple, tüm hukuk sistemlerinde vergisel açıdan tarafsızlığı sağlayıcı hükümler yer almaktadır.Çalışmamızda, özellikle, üye devletler arasındaki ekonomik ilişkilerin artırılarak, ekonomik gelişmenin ve refahın sağlanması yoluyla güçlü bir topluluk yaratma amacı taşıyan Avrupa Birliği Hukuku ve Türk Hukukunda yeniden yapılandırma işlemlerinin vergisel boyutu incelenmiştir. Avrupa Birliği Mevzuatına uyum sağlama çalışmaları çerçevesinde dolaysız vergiler alanında yapılması gereken düzenlemelerden birisi de vergi kanunlarında şirketlerin bölünmesini ve hisse değişimini kolaylaştırıcı, kalıcı mahiyette hükümler getirmek olmuştur. Dolayısıyla Avrupa Birliği Birleşme mevzuatı, tam üyelik sürecindeki ülkemiz açısından önem arz etmektedir.Çalışmamızın birinci bölümünde birleşme, bölünme, kısmi bölünme ve hisse değişimi müesseselerinin kavramsal esasları, Kurumlar Vergisi Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve Yeni Türk Ticaret Kanunu ile ilgili Avrupa Birliği mevzuatı çerçevesinde ortaya konulmaya çalışılacaktır. İkinci bölümde, birleşme, bölünme, kısmi bölünme, aktif transferi ve hisse değişimine ilişkin temel Avrupa Birliği düzenlemesi olan Birleşme Direktifi, Avrupa Birliği Adalet Divanı kararları çerçevesinde incelenecektir. Son bölümde ise Türk vergi mevzuatındaki, birleşme, bölünme ve hisse değişimine ilişkin hükümler tereddütlü noktalara da değinilmek suretiyle ele alınacaktır. Sonuç bölümünde birleşme, bölünme, kısmi bölünme ve hisse değişimi müesseselerine ilişkin değerlendirmelerimize yer verilmiştir. Transactions concerning the restructuring of companies through mergers, divisions, partial divisions and exchanges of shares relate to a multi disciplinary domain, including commercial law, competition law, capital markets law and tax law. While commercial law generally aims at the protection of rights of company?s creditors and shareholders, tax law is mostly interested with the profit generated through these transactions. The tax cost of restructuring transactions, constitutes the main obstacle for those. For this reason, all legal systems include provisions providing tax neutrality regarding these transactions.In this study, we have analysed the tax law dimension of restructuring transactions especially in Turkish Law and Law of European Union which aims at the creation of a strong community through the development of economic relations between member states. Within the context of harmonisation to the European Union Legislation, one of the necessary regulations concerning direct taxes has been the enactment of tax law provisions enabling the division of companies and exchanges of shares thereof. Consequently, EU Merger Legislation is of utmost importance for Turkey as a candidate state.The first chapter of this study presents the conceptual basis of the transactions in question within the context of Corporate Tax Law, Commercial Law and the New Commercial Law and EU Legislation. The second chapter examines the Merger Directive within the framework of jurisprudences of European Court of Justice. The last chapter deals with problematic issues in Turkish Tax and Commercial laws. We conclude by presenting our evaluations based on previous chapters.

  • Haksız rekabet hukuku, ticarî hayatın gerektirdiği dürüstlüğü sağlamak ve rekabet etme serbestîsini bu yönden sınırlamak amacıyla ortaya çıkmıştır. İlk olarak, haksız rekabet eyleminden zarar gören rakiplerin menfaatleri(ekonomik kişilikleri) korunmuştur. Daha sonra, rakibin kişiliği ile doğrudan bağlantısı bulunmayan ve hattâ rakip olmayanların menfaatlerinin de(müşteri, tüketici) zarar görebildiği farklı haksız rekabet eylemlerinin ortaya çıkması neticesinde, dürüst rekabetin temin edilmesinde, sadece rakiplerin değil; toplumun(tüketici dahil) da menfaatinin bulunduğu kabul edilmiştir. Bu yaklaşım, haksız rekabet hukuku ile korunan menfaat çevresinin genişlemesine zemin oluşturmuştur.Kartel kanunlarının etkisiyle, haksız rekabet hukukunun da tıpkı rekabetin korunması hukuku gibi, rekabet serbestisini ve rekabeti kurum olarak koruduğu, bu sebeple, ekonomik düzenin gerçekleşmesine katkıda bulunduğu ve ekonomi politikaları ile ilgisinin olduğu ileri sürülmüş ve uygulama alanının genişletilmesi önerilmişse de, bu görüşler kalıcı olamamıştır.Haksız rekabet ile ilgili düzenlemelerin(1986 tarihli İsviçre Haksız Rekabete Karşı Kanunu, 2004 tarihli Alman Haksız Rekabet Kanunu ve Temmuz 2012'de yürürlüğe girecek olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun haksız rekabetle ilgili hükümleri) amacı, tüm ilgililerin lehine dürüst ve bozulmamış rekabeti temin etmektir. "Bozulmamış rekabet" kavramından, piyasa ekonomisi kurumu olarak rekabetin bozulması anlaşılmamalıdır. Haksız rekabet hukuku, dürüstlük kurallarına aykırı davranışın, ilgili mal ya da hizmetin tedavülü ile bağlantısı olan çevrelerin pazar davranışını ve böylelikle pazara katılanlar arasındaki ilişkileri etkileyip etkilemediği ile ilgilenir. Davranışın ya da kullanılan yöntemin, salt aldatıcı nitelikte olmasından hareketle haksız rekabet teşkil ettiği söylenemez. Bu nedenle, haksız rekabetle ilgili düzenlemelerin amacının, pazara katılanlar bakımından dürüst ve bozulmamış rekabetin temini olarak yorumlanması gerektiğini düşünüyoruz.Öte yandan, belli bir pazar gücüne sahip teşebbüslerin, piyasa yapısı üzerinde, rekabeti bütünüyle ya da önemli ölçüde ortadan kaldırabilecek düzeydeki uygulamaları, haksız rekabet hukukunun uygulama alanı içerisinde değerlendirilemez. Pazar gücünün denetimi ve piyasa yapısının korunması, münhasıran rekabetin korunması hukukunun konularıdır. Dolayısıyla, haksız rekabet hukuku ve rekabetin korunması hukuku, farklı açılardan rekabet kurumunun korunmasına hizmet etmektedir. Unfair competition law aims at assuring fairness in commercial affairs and restricting the freedom of competition from this respect. Firstly, the interests(the economic personality) of competitors who were damaged by the unfair competition act were protected. Next, as a result of different unfair competition acts which are not directly related to the personality of the competitor and even by which the interests of non-competitors might be damaged(client, consumer), it has been accepted that not only the competitors, but, also the public(including consumer) has an interest on the assurance of fair competition. This approach has established a basis for the enlargement of the scope of protected interests.Under the influence of cartel laws, it has been claimed that, like competition law, unfair competition law protects the freedom of competition and the competition itself as an institution and therefore, unfair competition law contributes to the settlement of economic order and has a relation with economy policies and its scope of application should be extended. Nonetheless, this idea did not remain.The aim of the unfair competition rules(Swiss Code Against Unfair Competition, German Act Against Unfair Competition and the provisions on unfair competition of Turkish Commercial Code which shall enter into force by July 2012) is in favour of all concerned parties, to assure fair and undistorted competition. By the concept of "undistorted competition", it should not be understood the distortion of competition as an institution of market economy. Unfair competition law is concerned with whether the unfair conduct influences or not the market behaviour of the milieu, which is related to the exchange of the concerned good or service, and eventually the relations between market participants. The conduct or the applied method could not be qualified as unfair competition, solely by its deceptive nature. For this reason, the aim of the unfair competition rules should be interpreted as the assurance of fair and undistorted competition with respect to the market participants.However, the practices of enterprises with certain market power, which could annihilate, completely or to a considerable extent, the competition in the market could not be treated in scope of unfair competition law. The control of market power and the protection of market structure are exclusively the matters of competition law. Therefore, unfair competition law and competition law serve to the protection of competition as an institution from different aspects.

  • Tezimizin amacı, ortaklığın anayasası niteliğinde sayılan anasözleşmedeki değişikliklerin, hangi temel esaslar dahilinde yapılabileceğini ortaya koymak, değişikliğin şekli, kapsamı, usulü, sınırları ve sonuçları konusundaki mevzuat hükümlerini, doktrin görüşleri ve uygulama sorunları ile birlikte incelemektir. Çalışmamızda, ayrı birer tez konusu yapılmış veya yapılabilecek ayrıntılar içeren, esas sermaye artırımı, sermaye azaltımı gibi özel anasözleşme değişiklikleri tek tek incelenmek yerine, tüm anasözleşme değişikliklerinde geçerli olan temel esaslar incelenmeye çalışılmış, esas sermaye artırımı ve azaltımına özgü ve genel değişikliklerden farklı olan özel düzenlemeler kapsam dışı bırakılmıştır. 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan Yeni Türk Ticaret Kanununun konumuzla ilgili hükümleri de 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri ile karşılaştırmalı olarak tezimizde incelenmiştir. Üç ana bölümden oluşan tezimizin ilk bölümünde anasözleşme kavramı ve hukuki niteliği üzerinde durulmuş ve Alman, İsviçre, Türk öğretisindeki görüşler doğrultusunda anasözleşmenin hukuki niteliği konusunda bir sonuca varılmaya çalışılmıştır. Anasözleşme değişikliği konusunda çıkış noktamız olan anasözleşme içeriği de yine bu bölümde TTK ve YTTK hükümleri karşılaştırmalı olarak ele alınarak incelenmiştir. İkinci bölümde, öncelikle değişiklik kavramı üzerinde durulmuş ve hangi tür değişikliklerin anasözleşme değişikliği kapsamında değerlendirilmesi gerektiği tespit edilmeye çalışılmıştır. Değişiklik usul ve şartları konusu ise, değişiklik metninin hazırlanması, gerekiyorsa Sanayi ve Ticaret Bakanlığından izin alınması, değişikliğin genel kurulda karara bağlanması, imtiyazlı paysahiplerinin onayı ile ticaret siciline tescil ve ilan alt başlıkları çerçevesinde ele alınmıştır. Çalışmamızın son bölümü anasözleşme değişikliğinin sınırları ve denetimine ayrılmıştır. Bu kapsamda özellikle vazgeçilmez ve müktesep haklarla, imtiyazlı paylardan doğan hakların anasözleşme değişikliklerine çizmiş oldukları sınırlar kanun hükümleri kapsamında tespit edilmeye çalışılmıştır. Aynı bölümde, anasözleşme değişikliğinin hükümsüzlüğü ve denetimi başlığı altında, yokluk, butlan, iptal edilebilirlik ve askıda hükümsüzlük halleri üzerinde genel hatlarıyla durulmuştur. The purpose of this thesis is to put forward the main principles through which the amendments in the main contract, considered to be the constitution of partnership, could be made and to analyze provisions of the legislation together with doctrinal views and implementation issues regarding the form, scope, procedures (mode), limits and results of amendment.In this study, rather than focusing on specific main contract amendments with details that have been or could be the subject of a separate thesis such as the increase or reduction in authorized capital, the basic principles that apply to all main contract amendments were analyzed and the arrangements specific to increase and reduction in authorized capital and special arrangements, which are different from general amendments, were left out of the scope of the study.The relevant provisions of the new Turkish Commercial Code, which will come into force on 1 July 2012, are examined in this thesis in comparison with the provisions of the Turkish Commercial Law No. 6762. This thesis is consists of three main parts. In the first part, the emphasis is on the concept of main contract and its legal attributes; and in accordance with the legal opinions stemming from the German, Swiss and Turkish doctrines the first part tries to reach a conclusion regarding the legal attributes of the main contract.The content of the main contract, which is the point of departure regarding the main contract amendment, is also analyzed in this part by means of discussing the provisions of the TCL in comparison with that of the NTCC. The second part primarily focused on the concept of amendment and sought to determine what kind of amendments should be evaluated within the scope of main contract amendment.The issue of procedures and conditions for the amendment is elaborated under the subheadings: the preparation of the text of amendment, (if necessary) the authorization from the Ministry of Industry and Commerce, the decree for the amendment in the general assembly, registration at the trade registry and promulgation with the approval of the privileged shareholders.The last part of the thesis is on the limits and supervision of main contract amendment. Within this context, this part tried to determine the limits stipulated for the main contract amendments under the provisions of the law particularly by indispensable and vested rights as well as the rights incurred from concessional shares. Within the same part, under the heading/title of invalidity of the main contract amendment the cases of absence, voidness, revocation and pending invalidity have been analyzed in general terms.

  • Türk Hukuku'nda navlun (deniz yolu ile eşya taşıma) sözleşmeleri; yolculuk çarteri sözleşmesi ve kırkambar sözleşmesi olmak üzere iki ana gruba ayrılmıştır. Bunlardan çarter sözleşmeleri arızi deniz taşımacılığında, kırkambar sözleşmesi ise genellikle düzenli hat taşımacılığında kullanılır. Günümüzde deniz taşımacılığında yaşanan gelişmelerin sonucu olarak düzenli hat taşımacılığının ve kırkambar sözleşmesinin önemi artmaktadır.Bu tezde; Türk Hukuku'nda kırkambar sözleşmesi kavramı, sözleşmenin asli unsurları, özellikleri, benzer sözleşmelerle karşılaştırılması, sözleşmeye uygulanacak hükümlerin tespiti gibi konuların yanında sözleşmenin tarafları, ilgili kişileri, sözleşmenin ifasında yer alan yardımcı kişileri, tarafların hak ve yükümlülükleri ve sözleşmenin sona ermesine değinilmiş Türk Ticaret Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerinden, ilgili uluslararası andlaşmalardan, ticari örf-adet kurallarından, yüksek mahkeme kararlarından, öğretiden, uygulamada kullanılan tip sözleşme ve konişmento örneklerinden yararlanılmıştır. In Turkish Law, contracts of affreightment are divided into two main cathegories which are; voyage charter and contract of common carriage of goods. While the former is being used in tramp shipping, the latter is being used in liner shipping. As a result of recent developements in carriage of goods by sea, the importance of liner shipping and contract of common carriage of goods has been rising.This thesis is based on; Turkish Commercial Code, other related national regulations and international agreements, customs, decisions of high courts, doctrine, mostly used standard contract and bill of lading forms. In this thesis; the chracteristics, parties, differences from other contracts, rights and obligations of the parties and termination of contract of common carriage of goods have been analysed.

  • Denizciliğin kendine özgü ihtiyaç ve sorunlarından ortaya çıkmış bir kurum olan kurtarmayardım, TTK. m. 1222-1234'de düzenlenmiş olup köken itibariyle Alman hukukundanalınmıştır. Alman Hukukunun bu konudaki kaynağı ise Türkiye'nin de taraf bulunduğu 1910tarihli Brüksel Konvansiyonu'dur. 1910 tarihli konvansiyona 1967 yılında eklenen protokoleTürkiye taraf olmamıştır. 1989 Londra Konvansiyonuna taraf olma ise gereklidir. Zira 1989konvansiyonu gelişen ve değişen kurtarma teknikleri ve sorunlarını hukuki açıdan çözmekiçin uluslararası alanda düzenlenmiş en son konvansiyondur.Kurtarma yardım ücretinde sorunlardan biri, ücretin nasıl hesaplanacağıdır. Bu husus, 1910Brüksel Konvansiyonu hükümleri ve bu konvansiyona eklenen özel tazminat ve çevre zararınıönleme kriterlerini düzenleyen 1989 Londra Konvansiyonu hükümleri ile düzenlenmiştir.Kurtarma yardım ücreti hesaplanırken mahkeme bu kriterlerin ışığında hakkaniyete uygun birücret belirleyecektir.Kurtarma yardım ücretinin ödenmesi meselesinde önemli bir konu da bu ücretten denizsigortalarının teminat kapsamı doğrultusunda sigortacının sorumluluğu hususudur. Birkurtarma yardım hizmeti gerçekleştirildiğinde öncelikle uygun bir kurtarma yardım ücretibelirlenir. Bu kurtarma yardım ücreti olayın şartlarına göre müşterek avarya teşkil ettiğitakdirde kurtarma ücreti dispeçte alacaklı masasına kaydedilir ve müşterek avaryapaylaşımında yerini alır. Bu paylaşımda sigortacının tazminat sorumluluğu TTK hükümleri,genel şartlar ve İngiliz Hukuku özel şartları (Klozlar) ile York Anvers kuralları ışığındabelirlenir.Kurtarma yardım teşkil etmediği halde ise paylaşıma girmeden kurtarılan değerinsigortacısının kurtarma ücreti ve zararlarından sorumluluğu TTK hükümleri, genel şartlar veİngiliz Hukuku özel şartları (Klozlar) ile belirlenir. Emerged from own specific needs and problems of maritime Salvage, legislated in TTK.m.1222-1234,which has been originated from the German law. The source of German law inthis subject is the Convention dated 1910 in which Turkey is also a party. Turkey has not beenparty of the protocol in 1967 added to Convention dated 1910. Being a party to LondonConvention 1989 is necessary. Because Convention 1989 is the last convention to solvedeveloping and changing salvage techniques and problems from a legal perspective atinternational level.One of the problems of salvage payments is about how to calculate. This issue has beenregulated by provisions of Brussels 1910 Convention and London 1989 Convention whichregulates special compensation and prevention criteria of environmental damage. Whencalculating salvage payment, the court will determine a fair cost in the light of these criteria.An important subject matter of the payment of Salvage is the liability of insurer oriented withthe scope of maritime insurance assurance. When the salvage operation was done paymentwas determined primarily. When general average was established according to thecircumstances of this case this payment is recorded to creditor table at adjustment and takesplace in general average. This shared responsibility in the insurer's indemnity provisions aredetermined in light of the TTK provisions, general terms and specific terms of English Lawand York Antwerp Rules.In the case of without salvage, insurer liability of rescued value from salvage cost and lossesis determined by TTK, general terms and specific terms of English Law without sharing.

  • İslam Deniz ticaret hukukunda hukuki sorumluluk? adlı çalısmamızdadeniz ticaret hukuku ile ilgili olarak, İslam hukuku eserlerinde çesitli bölümlerde dağınıkhalde bulunan ?Daman? konusu üzerinde durmaya çalıstık.Konuyu ele alırken giriste özellikle önce, deniz hukuku ile deniz ticaret hukukarasındaki ayrıma dikkat çekerek deniz hukuku ile ilgili konuları dısarıda tuttuk. Daha sonra?İslam deniz ticaret hukuku? kavramını irdeledik. Ardından hukuk-fıkıh arasındaki güncelayrıma göre ?slam hukuku eserlerindeki ibadetlerle ilgili konuları ele almamamız gerektiğinibelirttik. Daha da özele inerek tezimizde; konunun cezai sorumlulukla ilgisini dısarıdatutmak gerektiğinin gerekçelerini sıralamaya çalıstık ve kaynakları nasıl ele alacağımızı izahettikArastırmamızda, birinci bölümde genel olarak ?slam hukuku ve günümüzhukuklarında sorumluluk üzerinde durduk. Sorumluluk fikriyle ilgili ayet ve hadislerden vefıkıh eserlerindeki ilgili tanımları ve sınıflandırmalara dikkat çektik. İslam deniz ticarethukukunun kısa tarihçesini vererek, Rodos deniz Kuralları gibi Roma hukukundan alıntıolduğu iddiasına cevap vermeye çalıstıkİkinci bölümde sözlesmeden doğan hukuki sorumlulukla ilgili olarak, İslamhukukçularının daha ilk yüzyıllardan beri denizde yük/esya ve yolcu tasıma ile ilgili olarak,gemiyi tümden kiralama ve sözlesme yaparak bir bölümünü kiralama veya bizatihi yüktasımayı esas alan kiralama sözlesmelerini farklarıyla birlikte bildiklerini gördük. İslamhukukçuların özellikle sözlesmelerde; geminin adı, varma limanı, yolculuğun süresi, yüksahibinin adı, navlun ücreti ve onun ne zaman ne sekilde ödeneceği vb. hukuki ayrımlarınyük tasıma sözlesmelerinde sözlü veya yazılı olarak olarak ayrıntılı bir sekilde yer almasınısart kostuklarını belirttik.Bilhassa Maliki hukukçuların bu alanda çalısmalarının diğerlerine göre daha fazlaolduğunu gördük. Malikiliğin yaygın olduğu Endülüs İspanyasında ortaya çıkan Consolatedel Mare'da Maliki emir ve hukukçuların büyük etkisi olduğunu karsılastırmalı olarakgöstermeye çalıstık.Üçüncü bölümde haksız fiilden doğan sorumlulukta İslam hukuku eserlerinde?ta'addî ve ifrât? kavramının olduğunu, deniz kazaları, avarya gibi yükün ve gemininkorunması ile ilgili meydana gelen masrafların iki taraf arasında kusurlu olup olmamadurumuna göre bölüsülmesi gerektiğine dikkat çektik. Fırtına, rüzgâr gibi beklenmeyendurumların sebebiyet verdiği kazalarda kusur bulunmasa da sorumlu olunduğunu vemasrafların iki taraf arasında paylasıldığını gördük. Müstakil bir bölüm teskil edecek ölçüdepek yeterli örnekler olmamakla birlikte, son bölümde sebepsiz zenginlesmeden kaynaklananhukuki sorumlulukla ilgili bazı tespitlere yer verdik.

  • Türk Ticaret Kanunu'nda, ultra vires doktrininin etkisiyle, ticaret şirketlerinin ehliyetlerinin işletme konusuyla sınırlandırılması ölçütüne yer verilmiştir. Buna göre TTK.'nun 137. maddesinde ticaret şirketlerinin ehliyetinin işletme konusu çevresiyle sınırlı olduğu kabul edilmiştir. Anonim şirketlerin ehliyeti de TTK. m. 137 kapsamında işletme konusu çevresiyle sınırlandırılmıştır.İşletme konusu, ana sözleşmede yer alan ve şirketin faaliyet göstereceği iş alanlarını somut olarak ortaya koyan bir kavramdır. Sınırlı ehliyet ilkesinin sakıncalarını gidermek amacıyla işletme konusu kavramını geniş yorumlamak ve işletme konusu kapsamındaki faaliyetleri kolaylaştırmak adına yapılan işlem ve faaliyetleri işletme konusundan saymak gerekmektedir.Anonim şirketlerin ehliyetlerinin kapsam ve sınırları, anonim şirket temsilcilerinin yetkilerinin kapsam ve sınırlarını belirlemesi bakımından da önem taşımaktadır. Anonim şirketin ehliyetinin ve buna bağlı olarak temsilcilerinin yetkilerinin kapsam ve sınırlarının belirlenmesi, anonim şirket ortaklarının, alacaklılarının ve kamu menfaatinin korunması amacına da hizmet etmektedir.Ticaret şirketlerinin ve buna bağlı olarak anonim şirketlerin ehliyet dışı işlemleri, öğretide yer alan baskın görüşe göre yok hükmündedir. Ehliyet dışı yapılan işlemin yok hükmünde kabul edilmesi, bu işlemin hiç doğmadığı ve sonradan onay vermekle bu işleme geçerlilik kazandırılamayacağı anlamındadır.Ticaret şirketlerinin ve dolayısıyla anonim şirketlerin ehliyetinin işletme konusu çevresi ile sınırlandırılması ultra vires doktrini olarak ifade edilmektedir. Ultra vires doktrini İngiliz hukuku kaynaklı olup, şirketler hukuku bakımından şirketlerin hukuki ehliyetinin ana sözleşmelerinde yazılı olan konularıyla sınırlandırılması temeline dayanmaktadır. Günümüzde ultra vires doktrini terk edilmiştir. Nitekim Türk Ticaret Kanunu Tasarısı'nın ticaret şirketlerinin ehliyetini düzenleyen 125. maddesinde ultra vires doktrininin yansıması olan işletme konusu çevresiyle sınırlı ehliyet ilkesine yer verilmemiş olup ultra vires doktrininin yarattığı sakıncaları önlemek adına olumlu bir adım atılmıştır. [...] The rule of limited capacity of companies in the frame of the objects clause, was given a place in the Turkish Commercial Code with effect of ultra vires doctrine. According to this, Article 137 of the Turkish Commercial Code stipulates that capacity of companies are limited in frame of the objects clause of the companies. Capacity of incorporated companies are also limited in frame of the objects clause according to Article 137 of the Turkish Commercial Code.Objects clause is a concept which takes place in the memorandum and which shows scope of the company. In order to remove inconveniences of principle of limited capacity, the transactions and activities made for widely interpreting the concept of objects clause and facilitating the activities in the cover of objects clause, are assumed in the frame of objects clause.Contents and limits of capacity of incorporated companies are significant with regard to defining contents and limits of power of directors of incorporated companies. Defining contents and limits of capacity of incorporated companies and whereupon defining content and limits of power of directors also serve the purpose of protecting share holders and creditors of incorporated companies and public interest Companies? transactions and whereupon incorporated companies? transactions, which are out of capacity are nul and void according to the dominant idea in the doctrine. Assuming the transactions that exceed the capacity of company as nul and void means that this transactions were never made and that further approving such transaction would not make it valid. Limited capacity of companies and whereupon of incorporated companies in frame of objects clause is called ultra vires doctrine. Ultra vires doctrine is of English Law origin and based on the limitation of capacity of the companies by the objects clause of the memorandum, with regard to the law of companies. Today, ultra vires doctrine is relinquished. As a matter of fact, Article 125 of the Scheme of Turkish Commercial Code regulating capacity of the companies did not give place the limited capacity principle which is a reflection of the ultra vires doctrine and took an important step in order to avoid the drawbacks of ultra vires doctrine.

  • Menkul kıymetleştirme düzenli nakit akışı sağlayan alacakların likit hale getirilmesi esasına dayanan bir finansman yöntemidir. Bu yöntemde, finansman ihtiyacı içinde olan şirket, düzenli nakit akışı sağlayan alacaklarını özel amaçlı kuruluşa devreder. Alacakları devralan özel amaçlı kuruluş, bu alacakları karşılık göstererek menkul kıymet ihraç eder. Menkul kıymeti satın alan yatırımcılara, vadesi geldiğinde anapara ve faiz ödemeleri, havuzdaki alacaklardan sağlanan gelirlerle yapılır. Böylece, alacakların ilk sahibi olan kaynak şirket, alacaklarının vadesini beklemeden nakit ihtiyacını gidermiş olurken, ihraç edilen menkul kıymeti satın alan yatırımcılar da, güvenilirliği yüksek ve şirketin risklerinden arındırılmış bir alacaklar topluluğunun güvencesi altında sağlam bir yatırım yapmış olurlar.5582 sayılı Kanunun temelinde de, menkul kıymetleştirme yöntemi kullanılarak, konut finansmanı sisteminin ikincil piyasa ayağını oluşturma düşüncesi vardır. Bu kapsamda, ipotekli konut kredilerinin menkul kıymetleştirilmesi sonucunda ihraç edilecek ipotek teminatlı menkul kıymetler ve ipoteğe dayalı menkul kıymetler düzenlenmiştir. İpotek teminatlı menkul kıymetler bir bilanço içi menkul kıymetleştirme özelliği gösterirken, ipoteğe dayalı menkul kıymetler bilanço dışı menkul kıymetleştirme niteliğine sahiptir. Her iki menkul kıymet türünde de, menkul kıymet sahiplerinin korunmasına azami şekilde özen gösterilmiş ve her durumda menkul kıymet sahiplerinin alacaklarını almalarına öncelik verilmiştir. İflasın teminat varlıklara menfi bir etkisinin olması her iki menkul kıymet türünde kanun hükmüyle engellenmiş, gerek teminat havuzu gerek fon portföyü dokunulmaz bir statüye kavuşturulmuştur.Aynı Kanunda, varlık teminatlı menkul kıymetler ve varlığa dayalı menkul kıymetler yoluyla, ipotekli konut kredileri dışındaki alacak çeşitlerinin de menkul kıymetleştirilmesi kabul edilmiştir.Sonuç olarak, menkul kıymetleştirme günümüzün vazgeçilmez finansman metotlarından biridir. Ancak menkul kıymetleştirmeden beklenen faydaların sağlanabilmesi, ana prensiplerine riayet edilerek uygulanmasına bağlıdır. Securitization is a method based on liquidation of receivables enabling regular cash flow. In this method, the company in need of financing transfers such receivables to special purpose vehicle. The special purpose vehicle which take over the receivables issues securities by assuring them. On due the capital and interest payments to the investors purchasing securities are made by the income acquired from the receivables in pool. Therefore, while the company, the originator of receivables, solve the problem of liquidity without waiting for the receivables?s due, the investors make a safe invesment under the assurance of a community of receivables that is highly secure and free of credit risk.On the basis of the Law 5582, there?s also the idea of forming the secondary part of housing finance system by using securitization method. Within this framework, mortgage covered bonds and mortgage backed securities have been regulated, both of which are issued as a result of securitization of residential mortgage loans. Mortgage covered bonds display a characteristic of on-balance sheet, while mortgage backed securities have off-balance sheet property.In both types of securities, utmost great pains to protect securities owners is taken and that securities owners are satisfied under any circumstances is of high priority. Bankruptcy?s negative effect on cover assets is impeded with a law article, thus both cover pool and fund portfolio acquire an immune statute.In the same Law, other types of receivables except residential mortgage loans might be securitised is acknowledged through asset covered bonds and asset backed securities.Consequently, today, securitization is one of indispensible way of financing. However, that expected benefits from securitization can be obtained is possible provided that it is performed with respect to main principles.

  • Milletlerarası Özel Hukukta Kambiyo Senetleri başlığını taşıyan çalışmamız, üç bölümden oluşmaktadır. Bu konuyu seçmemizin başlıca nedeni, kambiyo senetleri alanında yapılan (veya yapılacak olan) yeknesaklaştırma çalışmalarının milletlerarası özel hukuk alanına etkilerini ortaya çıkarmaktır.Tezimizin Birinci Bölümünde, kambiyo senetleri (ticarî senetler) başlığı altında, öncelikle kanunlar ihtilâfı hukuku açısından önem arz eden kıymetli evrak ve kambiyo senetlerinin bazı konuları üzerinde genel hatlarıyla durulmuştur. Daha sonra, yabancılık unsuru, vasıflandırma, atıf, bağlama noktaları gibi kambiyo senetlerine ilişkin olarak ortaya çıkan kanunlar ihtilâfı hukukunun genel problemleri incelenmiştir. Son olarak, kambiyo senetlerine uygulanacak hukuka ilişkin olarak Cenevre Konvansiyonları sistemi ile Anglo-sakson hukuk sistemi genel olarak incelenmiştir.Tezimizin İkinci Bölümünde, milletlerarası özel hukuk düzenlemelerinde kambiyo senetleri başlığı altında, öncelikle kambiyo senetlerine ilişkin uyuşmazlıklarda milletlerarası yetki üzerinde durulmuştur. Bu konuya ilişkin olarak, Brüksel Konvansiyonu, Brüksel I Tüzüğü ve La Haye Konvansiyon taslağı gibi milletlerarası sözleşmeler incelenmiştir. Sonra, uygulanacak hukukun tespitinde faydalanılan taahhütlerin birliği ve taahhütlerin bağımsızlığı esasları ele alınmıştır. Anglo-sakson hukuk sisteminde kambiyo senetlerine ilişkin düzenlemeler incelendikten sonra, diğer sistem içinde kalan Cenevre konvansiyonları üzerinde durulmuştur.Tezimizin Üçüncü Bölümünde, Türk milletlerarası özel hukukunda kambiyo senetleri başlığı altında, yine öncelikle milletlerarası yetki konusu ele alınmıştır. Uygulanacak hukuk kısmında vasıflandırma üzerinde durulduktan sonra, önce poliçe ve bonolara uygulanacak hukuk, daha sonra çeke uygulanacak hukuk inceleme konusu yapılmıştır. Uygulanacak hukuka ilişkin incelemelerimizde önce ehliyet, şekil gibi kambiyo senedinin geçerlik şartlarına ilişkin konuları, sonra sırasıyla kambiyo taahhüdünün hükümlerine ve kambiyo taahhüdünün icrasına uygulanacak hukuk ile ilgili konular ele alınmıştır. Our study, under the title of Commercial Papers in Private International Law comprises three chapters. The main reason in choosing this subject is that reveal effects of unification works in the commercial papers on the field of private international law.In the first chapter of the thesis, under the title of commercial papers, first some subjects of negotiable instruments law and commercial papers which critically important for conflict of laws have been mentioned. Next, general matters of conflict of laws such as foreign element, classification, renvoi and connecting factors have been examined respectively. Lastly the system of Geneva Conventions and Anglo-sakson law system have been examined generally relating to applicable law.In the second chapter of the thesis, under the title of commercial papers in arrangements of private international law, first international jurisdiction dealing with the conflicts of commercial papers have been dwelled upon. International conventions such as Brussel Convention, Council Regulation (EC) No. 44/2001 and Draft of Hague Convention on Jurisdiction and Foreign Judgments in Civil and Commercial Matters regarding this subject have been examined. Next, the principle of combination of stipulations and the principle of independency of stipulations are used in determination of law applicable have been handled. After the arrangements of Anglo-sakson law were examined, the other system, Geneva Conventions? rules have been dwelled upon.In the third chapter of the thesis, under the title of commercial papers in Turkish private international law, first international jurisdiction has been handled. First the classification, then applicable law to bills of exchange and promissory note and applicable law to cheque has been examined. In this part, terms of validity of commercial papers such as capacity, form, applicable law to obligations arising out of a commercial paper and applicable law to subjects regarding discharge of a commercial paper have been handled respectively.

  • Bağımsız denetim sözleşmesi, bağımsız denetçiler ile denetime tabi müşteriler arasında yapılan bir sözleşmedir. Bağımsız denetim sözleşmesi, düzenlemelerde belirtilen unsurları içermelidir. Bağımsız denetçi ile denetim müşterisi, sözleşmenin unsurları üzerinde anlaşmalıdırlar. Bir bağımsız denetim sözleşmesi yapıldığında, bağımsız denetçiler ile denetim müşterileri karşılıklı borç altına girerler.Bağımsız denetçi, denetim müşterisinin finansal tablolarını denetleme ve finansal tabloların, finansal raporlama standartları ile düzenlemelere uygunluğu konusunda bir görüş açıklama borcu altındadır. Bağımsız denetçi, denetimi yürütürken, uluslararası denetim standartlarını, etik standartları ve düzenlemeleri dikkate almalıdır. Bağımsız denetçiler, bağımsız denetim faaliyetinde her zaman mesleki özeni göstermek zorundadırlar. Eğer, denetim raporu gerçeği yansıtmaz ise, bundan zarar gören denetim müşterisi ile üçüncü kişilerin uğradıkları zararlardan, bağımsız denetçiler sorumlu olurlar. Bağımsız denetçi, ayrıca, bağımsız denetim raporunu zamanında denetim müşterisine teslim etmelidir. Bunun yanında, bağımsız denetçi, düzenlemelerde belirtilen süre içerisinde çalışma kâğıtlarını saklamalılar ve bu süre sona ermeden, çalışma kâğıtlarını yok etmemeli veya atmamalıdırlar. Bağımsız denetçi, denetim müşterisine ait sırları açıklamamalı, kendisinin veya bir diğer kişinin yararına kullanmamalıdır.Denetim müşterisi, bağımsız denetçilere, denetim ücretini ödemeli ve ayrıca, denetim ile ilgili kayıt, belge ve diğer bilgileri bağımsız denetçiye vermelidir. The independent audit agreement is made between independent auditors and the clients who are dependent on audit. The agreement should include terms which are showed by regulations. The auditors and the audit clients must agree on the terms of the agreements. When to be acted the agreement, the auditors and the client? have mutually liablity.The auditors are liable to audit the clients? financial statements and to express an opinion on if the financial statements are suitable the financial reporting standards and the regulations. While performing audit, the auditors should observe in international auditing standards, the ethical standards and regulations. The auditors should always have a duty to provide professional care when performing audit. If the auditors prepare a misleading audit reports, they will liable to the clients and third parties because of their loss was incurred. Also, the auditors should deliver the audit report to the client on time which they agree on. Besides, the auditors should save the audit documentation some time which is showed by regalitations and shouldn?t the delete and discard audit documentation before the end of that time. The auditors also shouldn?t disclose confidential information of the clients? or not use this information for the personal or the other persons? advantage.The audit clients? pay the audit fee and also give the records, documentation and other information requested in connection to with the audit to the independent auditors. Finally, when the auditors deliver the audit report to, the audit clients should accept it.

  • Global ticaret hayatı her geçen gün genişlemekte ve global ekonomik pazarlar tarafından şekillendirilen global bir hukuk kültürü gelişmektedir. Bu yeni hukuk kültürünün bir parçası da, uluslararası ticaret hukuku alanında maddi hukukun yeknesaklaştırılmasıdır. Değişik uluslararası (a-nasyonal) hukuk kaynakları milletlerarası alanda faaliyet gösteren tacirlerin kullanımına sunulmuştur.Bu uluslararası hukuk kaynaklarına en güzel örneklerden biri Unidroit Prensipleri'dir. Uluslararası ticaret söz konusu olduğunda, farklı hukuk sistemlerinin uyuşmazlık halinde uygulanması belirsizliğe ve süprizlere yol açabilmektedir. Unidroit Prensipleri gibi yeknesak ve önceden belirlenen bir düzenlemenin uyuşmazlığın çözümünde uygulanması bu olumsuzluğu ortadan kaldırabilecek; tarafsız bir hukukun uygulanmasına imkan tanıyacaktır.Çalışma, üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, ?uluslararası ticari sözleşme? kavramı ve bunlara uygulanacak hukukun yeknesaklaştırılması çabaları bazı örnekler ile incelenmiştir.İkinci bölümde Unidroit Prensipleri'nin içeriği genel olarak açıklanmıştır. Unidroit Prensipleri'ne ilişkin açıklamalarımız, Prensipler'in düzenlediği hususlarla sınırlı kalmıştır.Üçüncü bölümde, tarafların Unidroit Prensipleri'ni uygulanacak hukuk olarak belirlemiş olmaları hali, Unidroit Prensipleri'nde yer alan tüm ya da bazı hükümleri sözleşmelerine almış olmaları hali, uygulanacak hukuk olarak lex mercatoria ya da hukukun genel prensiplerinin seçilmiş olması hali ve tarafların herhangi bir hukuk seçimi yapmamış olmaları halinde Unidroit Prensipleri'nin sözleşmeye uygulanma ihtimali ele alınmıştır. Bu meseleler, mahkeme ve tahkim yargılamaları bakımından ayrı ayrı incelenmiştir. Prensipler, uluslararası ticaret alanında ve özellikle uluslararası tahkim uygulamasında kullanılmakta ve yabancı doktrinde kullanılmasının yaygınlaşmasını savunanların sayısı artmaktadır. Bu gelişmelerin gerisinde kalmamak ve Türk ticaret ve hukuk alanında da bunları tanıtmak bu çalışmanın ana amacını oluşturmaktadır. Bu çalışmada, Prensipler'in Türk hukuku bakımından sözleşmeye uygulanacak hukuk olarak uygulanabilirliği ele alınmış ve Prensipler'in uluslararası ticari uyuşmazlıkların çözümünde yaygınlaşması desteklenmiştir. The global commercial activity expands and a new global law culture shaped by the global economic markets develops. A part of this new law culture is the unification of substantial law in the field of international commercial law. Various international (a-national) sources of law are presented to the usage of the international merchants.One of the best examples of these unified international sources of law is the Unidroit Principles. The application of different laws to the international commercial disputes causes uncertainty and suprises for the parties. The application of a unified and pre-determined rules such as the Unidroit Principles prevents such disadvantage and a neutral law may be applied to the resolution of the disputes.This study comprises of three chapters. The concept of ?international commercial contract? has been explained and some examples to the efforts of unification of substantial law have been outlined in the first chapter.The content of the Unidroit Principles has been explained in general in the second chapter. These general explanations are limited with the issues provided by the Principles.In the third chapter, the application of the Unidroit Principles to the disputes arising out of international commercial contracts in the cases of choice of Unidroit Principles as the applicable law to their contract by the parties, the inclusion of Unidroit Principles to the contracts by way of incorporation, choice of lex mercatoria or the general principles of law as the applicable law to their contract by the parties and the case when there is no choice of law by the parties have been explained. These explanations are separate for international arbitration and domestic courts.The Principles are being used in international commercial law, especially in the field of international arbitration, and the opponents of expansion of its usage are increasing in the international doctrine. The main objective of this study is not to fall beyond these developments and to introduce the Unidroit Principles to Turkish merchants and lawyers. The application of the Principles as the law applicable to contracts in Turkish law has been reviewed in this study and widening of their application in the resolution of international commercial disputes has been supported.

  • Tezimizin konusu ?Kambiyo Senetlerinde Sebepsiz Zenginleşme?dir. Kambiyo senetlerinde sebepsiz zenginleşme müessesesi TTK m.644'te düzenlenmiştir. TTK m.644'e göre keşideci ve kabul etmiş muhatap, hamilin poliçedeki hakkını zamanaşımı ya da poliçedeki hakkı koruyucu işlemleri kaybetmesi sebebiyle poliçedeki borcu ödemek yükümlülüklerinden kurtulmuş olsa dahi sebepsiz zenginleşme hükümleri ile takip edilebilirler. TTK m.644'te düzenlenmiş olan kambiyo senetlerinde sebepsiz zenginleşme müessesesi kambiyo senedindeki asıl alacak ile genel hükümlerde yer alan sebepsiz zenginleşme talebinden bağımsız kendine özgü bir talebi içermektedir. TTK m.644 TTK m.730 gereği çekler hakkında da uygulanır. TTK m.690'da açık bir atıf olmamasına rağmen bonolara da uygulanabilmelidir. TTK m.644'ün uygulanabilmesi için hamilin zarara uğraması şarttır. Hamilin zararı iki sebebe dayanmalıdır. Bunlar, zamanaşımı ve hamilin poliçedeki hakkı koruyucu işlemlerin yerine getirilmemesidir. Zamanaşımı süreleri kambiyo senetlerinin türlerine ve kambiyo senetlerindeki alacaklı ve borçluların kimliklerine göre değişik süreler olarak TTK'da tespit edilmiştir. Hamilin poliçeyi muhataba kabul için arz etmemesi, ödenmek üzere ibraz etmemesi ya da gerektiğinde protesto keşidesinin gerçekleştirilmemesi poliçedeki hakkın kaybına yol açan hakkı koruyucu işlemler olarak kabul edilmektedir. Hamilin poliçedeki hakkını kaybetmesi neticesinde borçtan kurtulan borçlular zenginleşmiş olarak kabul edilirler. Kambiyo senetlerinde sebepsiz zenginleşme talebine dayanan dava mutlak ticari davadır. Görevli ve yetkili mahkeme Ticaret Hukuku, Borçlar Hukuku Usul Hukuku prensipleri birlikte değerlendirilerek tespit edilmelidir. Ve bu davaya uygulanacak zamanaşımı süresi hakkında doktrinde ve mahkeme kararlarındaki ihtilaf bu konudaki boşluğun kanun koyucu tarafından doldurularak giderilmelidir. [...] Tezimizin konusu ?Kambiyo Senetlerinde Sebepsiz Zenginleşme?dir. Kambiyo senetlerinde sebepsiz zenginleşme müessesesi TTK m.644'te düzenlenmiştir. TTK m.644'e göre keşideci ve kabul etmiş muhatap, hamilin poliçedeki hakkını zamanaşımı ya da poliçedeki hakkı koruyucu işlemleri kaybetmesi sebebiyle poliçedeki borcu ödemek yükümlülüklerinden kurtulmuş olsa dahi sebepsiz zenginleşme hükümleri ile takip edilebilirler. TTK m.644'te düzenlenmiş olan kambiyo senetlerinde sebepsiz zenginleşme müessesesi kambiyo senedindeki asıl alacak ile genel hükümlerde yer alan sebepsiz zenginleşme talebinden bağımsız kendine özgü bir talebi içermektedir. TTK m.644 TTK m.730 gereği çekler hakkında da uygulanır. TTK m.690'da açık bir atıf olmamasına rağmen bonolara da uygulanabilmelidir. TTK m.644'ün uygulanabilmesi için hamilin zarara uğraması şarttır. Hamilin zararı iki sebebe dayanmalıdır. Bunlar, zamanaşımı ve hamilin poliçedeki hakkı koruyucu işlemlerin yerine getirilmemesidir. Zamanaşımı süreleri kambiyo senetlerinin türlerine ve kambiyo senetlerindeki alacaklı ve borçluların kimliklerine göre değişik süreler olarak TTK'da tespit edilmiştir. Hamilin poliçeyi muhataba kabul için arz etmemesi, ödenmek üzere ibraz etmemesi ya da gerektiğinde protesto keşidesinin gerçekleştirilmemesi poliçedeki hakkın kaybına yol açan hakkı koruyucu işlemler olarak kabul edilmektedir. Hamilin poliçedeki hakkını kaybetmesi neticesinde borçtan kurtulan borçlular zenginleşmiş olarak kabul edilirler. Kambiyo senetlerinde sebepsiz zenginleşme talebine dayanan dava mutlak ticari davadır. Görevli ve yetkili mahkeme Ticaret Hukuku, Borçlar Hukuku Usul Hukuku prensipleri birlikte değerlendirilerek tespit edilmelidir. Ve bu davaya uygulanacak zamanaşımı süresi hakkında doktrinde ve mahkeme kararlarındaki ihtilaf bu konudaki boşluğun kanun koyucu tarafından doldurularak giderilmelidir.

  • "Inceleme konumuz olan Ipotekli Sermaye Piyasası Araçları; Konut Finansmanı Sistemine Iliskin Çesitli Kanunlarda Degisiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı i l e hukukumuza girecek, uzun vadeli ipotege dayalı krediler veya konusu konut olan finansal kiralama sözlesmelerinden dogan alacakların menkul kıymetlestirilmeleri sonucu ortaya çıkan ipotekli sermaye piyasası araçlarıdır. Incelememizin birinci bölümünde, esas olarak ipotekli sermaye piyasası araçlarının tarihçesini ve bununla alakalı ipotekli konut finansman sistemi ile agırlıgı uzun vadeli ipotekli krediler olan kaynakların yabancı hukuklardaki geçmisten bugüne gelisimine baktık. Daha sonra ipotekli sermaye piyasası araçlarının, yine yabancı hukuklardaki yerlerine degindik. Gelisme çizgisi içinde geleneksellesen ve Avrupa ile ABD'de farklılasan ipotekli sermaye piyasası araçlarını karsılastırmalı olarak inceledik ve ABD ve Avrupa ülkelerinde ipotekli kredi verme sistemlerine de genel bir bakıs yapmayı uygun gördük. Bu bölümde, inceledigimiz diger bir konu ise, tezimizin konusunu olusturan ipotekli sermaye piyasası araçları hakkında, kanunlastırmayla mevzuatımıza girecek olan tasarıya ait hükümlerdir. Bu hükümler içinde sadece ipotekli sermaye piyasası araçlarına iliskin SerPK'da yapılan degisikliklere degil, konut finansman sistemine iliskin degisikliklerin hepsine, bütün sistemi anlamak açısından deginilmistir. Ikinci bölümde, ipotekli sermaye piyasası aracı kavramı, tasarıdaki ipotekli sermaye piyasası araçları ve hukuki nitelik yönünden de ipotekli kredilerin menkul kıymetlestirilmesi sonucu ihraç edilecek bu sermaye piyasası araçlarının, ticaret hukukuna göre kıymetli evrak niteligi ve sermaye piyasası hukuku açısından da menkul kıymet nitelikleri incelenmistir. Burada, ABD ile Avrupa'da ikinci ipotek piyasalarındaki sermaye piyasası araçlarının hukuki niteliklerine de göz atılmıstır. Bu bölümde, SerPK'ya yeni tasarı ile getirilen hükümler ile ortaya konulan, her türlü alacak seklindeki varlık menkul kıymetlestirmesine yönelik, bilhassa konumuz bakımından önemli olan konut hariç olmak üzere diger gayrımenkullere yönelik alacakların menkul kıymetlestirilmesinde kullanılacak varlık teminatlı menkul kıymetler ve varlık finansman fonlarından da söz edilmistir. Üçüncü bölümde ise, ipotekli sermaye piyasası araçlarının, ihraç edilebilmesi için hem Sermeye Piyasası Kurulu dısında hem de nezdinde izlenecek yöntem ipotekli sermaye piyasası araçlarına göre ayrıntılı olarak incelenmistir. Son bölümde ise, ipotekli sermaye piyasası araçlarına iliskin, bu araçlar ihraç edildikten sonra hukuki anlamda her bir menkul kıymet tipi için ihraçcılar ve yatırımcıların hak borçları ile bu borçların sona ererek ipotekli sermaye piyasası araçlarının ortadan kalkması incelenmeye çalısılmıstır. [...] This study that name Mortgage Securities includes mortgage securitisation with mortgage credit and leasing for homes. When Konut Finansmanı Sistemine Iliskin Çesitli Kanunlarda Degisiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı will effect soon mortgage securities will run regularly in capital market. The study consists four main chapters : First chapter explanations history of mortgage secuirites with mortgage credits evolvement in compare laws. Next to mortgage securities reveal in foreign laws nowadays. Diversifield mortgage secutities which MBS (Mortgage Backed Securites) in USA and Covered Bonds in Europe are revisaled as compare. Additional subject also is which provisions with mortgage securities from law draft in this chapter. This explanation provisions not only concerned mortgage securites, but also they are relevant all home mortgage financings system. This provisions is intented IIK, FKK, THKHK and some tax laws. Mortgage securities conception, mortgage securities legal characteristics which as capital market instrument and negotiable instrument observations in the second chapter. And USA Mortgage Backed Securities, Europe Covered Bonds legal respects maintained in this chapter. As a last subject asset backed securites and asset bonds in law draft whom pursuanced for other property (etc. commercial or another property have settling licence) as a mortgage purses elucidated in this chapter. Third chapter consists mortgage secuiritisation process both inside and outside Capital Market Board. This process explanations both MBS issued in Mortgage Finance Fonds and Covered Bond. Rights and obligation on issued mortgage securities are showed i n fourth chapter. As a last outcame this rights and obligation in his mortgage securities and how are annuled this mortgage securities."

  • Bu çalışmada, internet teknolojisindeki gelişmelerin özel hukuk alanındaki en önemli yansımalarından biri olan, sözleşmelerin internet üzerinden kurulması konusu işlenmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde internet ve elektronik ticaret kavramları ve uygulamaları kısaca açıklanmıştır. İkinci bölümde ise, gerek internet üzerinden sözleşmelerin kurulması konusundaki bazı sorunlara ışık tutması, gerekse Türk hukukuyla karşılaştırma yapmaya imkan tanıyarak Türk hukukundaki eksikliklerin görülmesini sağlaması açısından, elektronik ticaret hukukuna ilişkin belli başlı düzenlemeler incelenmiştir. Bu çalışma, sözleşmelerin kurulması konusundaki tüm hukuki sorunlara cevap arama iddiasında değildir. Ancak bu sorunlara bütünüyle kayıtsız da kalınmamıştır. İşte üçüncü bölümde esas itibariyle yazar, sözleşmelerin kurulmasına ilişkin genel prensiplerin ışığında, sözleşmelerin internet aracılığı ile kurulmasının yarattığı sorunları incelemeye gayret sarfetmiştir. Son olarak, gerek uygulamadaki gerekse son zamanlarda gerçekleşen hukuki düzenlemelerdeki yeri bakımından önem arz eden, internet üzerinden kurulan sözleşmelerde tüketicinin korunması konusu ana hatlarıyla ele alınmıştır. [...] The subject of this study is the formation of contracts via the Internet, which is one of the most significant outcomes of the development of Internet technologies in the field of private law. IllSection I seeks to define "Internet" and "electronic commerce". In section II, major electronic commerce legislations are examined, (i.e. EU directives, UNCITRAL Model Laws and the E-Sign Act of the US), in order to make it possible for a comparison with Turkish Law and to highlight some of the problems relating to the formation of contracts via the Internet. The purpose of this study is not an in-depth coverage of the formation of contracts in general. But the important legal questions and problems of general contract law are not entirely overlooked. With section III, the essential aim of the author has been to examine the problems which are generated by the use of Internet communication for the purpose of contract formation. Finally, because of its importance both in practice and legislation, consumer protection issues in distance contracts are also surveyed. IV

Dernière mise à jour depuis la base de données : 06/08/2025 12:01 (UTC)